“Kayıp ilanını gördüğüm zaman artık çok geç olduğunu anladım. O şiş yüzü ismi olmadan da tanırdım- o kısık gözleri ve o tuhaf gülümsemeyi hiçbir şeyin yolunda gitmediği apaçıkken- ‘Her şey yolunda’ demeye çalışan o yorgun yüzü- bana düşmanca değilse de umutsuz gözlerle bakan- ulaşılmaz bir yere çekilmiş o yüzü ‘Hiçbir şey yapamayacaksın’ diyen bakışı. Gerçekten de hiçbir şey yapamadığımı o gün anladım. Fotoğrafta iri ilmekli- beyaz bir hırka giymişti- boynundaki fular bluzunun üzerine sarkıyordu- uygunsuz bir kıyafet- sekiz yaşında bir çocuk kıyafeti değil- bir erişkinin kıyafeti ama hepsinden öte- o tuhaf duruşu kollarını kendine farklı bir hava vermeye çalışır gibi garip bir biçimde kavuşturmuştu. Fotoğraf bana- her tarafı acıdığı halde iyiymiş gibi görünmeye çalışan o dokunaklı halini hatırlatıyordu- acısı sakar hareketlerinden- gergin kollarından ve bacaklarından belli olduğu halde içinde bir şeylerin paramparça olduğu hemen fark ediliyordu.” Fransa’da yaşanan gerçek bir olaydan yola çıkılarak kaleme alınan roman- aile kurumuna sorgusuz sualsiz kutsallık atfedilmesinin yıkıcı sonuçlarını yalın ve sarsıcı bir anlatımla gözler önüne seriyor.
Basım Yılı
2020 ve Öncesi