Ey Allah’ım. ‘Bir’ çocuk için başladık bu kitaba. ‘Bir’ çocukla birlikte yazdık. Ve gördu?k ki o çocuk bizim kalbimizdeki çocukmuş. Çocukluğumuzmuş. Biz yazdıkça. O çocuk. Yeniden. Çocukluğuna kavuştu. En masum hâline. Kalbin kalbine kavuştu. Ve o an du?nyadaki tu?m kötu?lu?kler silindi. ‘Bir’ ışık parladı. Nur oldu. Yeryu?zu? eski sıhhatine kavuştu. ‘Bir’ çocukla nasıl olabilir değil mi tu?m bunlar... Oldu. Cenâb-ı Allah’ın ‘Ol’ demesiyle oldu. O çocuk. Masumiyetin Cennet’iydi. Bakışında bu du?nyayla ilgili hiçbir gölgelenme yoktu. Öylesine berraktı ki. Cennet’tendi. Hz. Âdem’in Hz. Havva’ya ilk bakışı gibiydi. şeytan sızamamıştı aralarına. Gu?nahsızdı. Ve o ilk temas işte. ‘Bir’ bakışmayla gerçekleşti. Kalbin içinde. Kendi kendine. Yapay zekânın zulmu? hâkim artık du?nyada. Kişiye özel cehennem algoritmaları. Her harfi. Kelimeyi. Mânâyı. Zorla iğdiş ederek hepsini sayılara çeviriyorlar. Yetmiyor. İnsanları. Çocukları. Yapaylaştırıp. Hibrit yapıp. Fıtrî tabiatından. Toprağından çıkarıyorlar. Masumiyetlerini bozuyorlar. Ey çocuk! Belki de. Hepimiz. Son insan nesliyiz. Rabbimizin emanetine hep birlikte sahip çıkmalıyız.